4 Mayıs 2008 Pazar

Narkissos

Küçük bir nergis çiçeğiyle başladı o gün görmüştüm nehrin kıyısında başı öne eğik bakıyordu suya. Gördüm o an sendeki kendine olan sevgini Narkissos’tun sen kendine aşık. O an bildim işte kiminle tanıştığımı kimi tanımaya çalıştığımı. Bir garip kuştum ben her uçtuğum şehri alemde bir taze bulur koklardım. Ama bu koku yok mu beni sana çeken gizliden koynuma alan yok mu. Su işte ilk kıskandığım şey sende. Ne çok vaktini geçirirdin diğer akan sularla kendine mi bakardın bu sularda yoksa seni mi aradın bilemedim. Yüzü suya dönük kondum boynuna zaten narindi boynun biraz daha suya yaklaştın korktum. Üzmek istemedim hiçbir zaman seni. Bu kadar hassas mıydın sen. Senin hakkında nice türküler dinledim kulaklarıma erişti güzel sözler beğenmiş nidalar. Umursamadım buraya gelmeden biliyordum bilmeliydim .
Ta ilk sarı busen konduğunda anladım işte. Aslında baktığın kendindin kendi şeklin değil. Her bakışınla tanıyordun biraz daha güzelliğini alımını. Gülümsedim o an bana bir şey öğretmiştin kendimi sevmeliyim önce seni sevmeden önce. Her sana seslenişimde başın havaya kalkar bana bakardın bir şeyler söylerdin bende gülümserdim. Sana söylemiştim sende biliyorsun nergisler ancak küçük saka kuşlarına aşık olabilirler. Çünkü o kocaman eller seni koparmaya niyetli ve kocaman gagalarım var seni kurtarmaya. Ama sen bilmiyorsun bir şeyi daha ancak narin boynun sadece beni taşıyabilir bu küçük kuşu taşıyabilir. Sadece bana bakabilirsin boynun eğikken.
Çok uzun yoldan geldim biliyorsun az biraz yorgunum. Biliyorum yolların sana ulaşacağını o yüzden biraz yorgunum. Çünkü her köşe başında senin kokun geliyor bana biraz daha ulaşır oluyor mesafeler biliyorum.
Bildiğini biliyorum bu bana yetiyor. Bu küçük saka kuşu sana muhtaç kokunla beslenir olmuş artık kanatları.
30.03.07

Hiç yorum yok: